Trump’ın başkan seçilmesi sonrası piyasalarda hızlı bir yükseliş dalgası yaşandı.
Dow Jones, S&P 500 gibi büyük endeksler rekor seviyelere yükseldi ve yatırımcılar “Trump Trade” olarak adlandırılan, özellikle savunma, enerji, finans ve küçük ölçekli şirket hisselerinde yükseliş beklentisi yaratan alanlara yöneldi.
Ancak bazıları da bu rallinin uzun vadeli sürdürülebilirliği konusunda temkinli. Trump’ın vadettiği düşük vergi oranları, deregülasyon ve teşvik paketleri kısa vadede büyümeyi destekleyebilir, ancak bu yükselişin elbette maliyetleri ve riskleri de bulunuyor.
Peki, Trump Trade sürdürülebilir mi? Hangi hisseler fayda sağlayabilir? Portföyünü nasıl ayarlamalısın?
Birlikte inceleyelim.
Trump’ın Zaferi, S&P 500’ün Rekoru
Trump’ın seçilmesinin ardından S&P 500, tam anlamıyla bir coşku dalgası yaşadı. Seçim sonuçları açıklandıktan sonra, yatırımcılar vergi indirimleri ve büyüme odaklı ekonomi politikalarına olan beklentiyle hızlıca pozisyon aldı. Bu yüksek beklentiler, endeksi adeta turbo hıza geçirdi. Öyle ki, piyasada “Trump Trade” olarak adlandırılan bu hareketle S&P 500 yılın zirve noktalarına ulaştı ve 5.200’den 6.000’e tırmandı.
Trump’ın büyüme odaklı ekonomi politikaları ve regülasyonları gevşetme vaatleri, küçük sermayeli şirketleri de destekledi. Bu ortamdan en fazla fayda sağlayanlardan biri de 8,6% yükselen Russell 2000 endeksi oldu. Küçük sermayeli şirketlerin güçlü performansı, birleşme ve satın almaların hız kazanabileceğine dair beklentileri artırırken, vergi indirimlerinin de destekleyici olacağı düşünülüyor.
Trump’ın 2016’daki zaferinde de benzer şekilde S&P 500 yükselirken küçük sermayeli şirketler daha iyi performans göstermişti. Ancak şimdiki seçim ile 2016’daki seçim arasına bir fark var. 2016’da Trump’ın seçilmesi sürpriz olmuştu ve piyasalar Trump rallisini seçim sonrasına yapmıştı. Oysa günümüze baktığımızda Trump rallisi, anketlerde Trump’ın oy oranının yükselmeye başladığı Ekim’den bu yana mevcut. Bu da yatırımcılarda “Acaba hisse senetleri fazla mı şişti?” sorusunu akıllara getiriyor.
Endeksin şişip şişmediğini ileri F/K oranıyla inceleyebiliriz. Günümüzde S&P 500’ün ileri F/K oranı 23 ile son 5 yılın (19,6), 10 yılın (18,1), 15 yılın (16,4), 20 yılın (15,8) ve 25 yılın (16,4) ortalamalarının üzerinde bulunarak pahalı bir görünüm sunuyor. Diğer yandan Dot-com balonunun yaşandığı 23 Mart 2000’de kaydedilen 24,4’lük ileri F/K oranına göre günceldeki oranın hâlâ görece düşük olduğu da söylenebilir.
İleri F/K bize geleceğin önden fiyatlandığı görünümünü sunarken makroekonomik arkaplanda da risk alarmları çalıyor. ABD’nin mevcut borç stoku, yıllar içinde yüksek kamu harcamaları ve vergi gelirlerindeki dalgalanmalar nedeniyle hızla büyüdü. Trump’ın ekonomi politikaları bu durumu daha da karmaşık hale getirebilir. Yeni başkanlık döneminde Trump’ın planladığı büyük altyapı projeleri, vergi indirimleri ve potansiyel tarife artırımları, kamu borcunun daha da yükselmesine neden olabilir. Bu durum da hükümetin borçlanma gereksinimlerini artırarak piyasada enflasyonist baskılar oluşturabilir.
Borçlanma maliyetlerinin artması ve para arzının genişlemesi, ABD enflasyonunu yükseltebilir ve Fed’in faiz indirim sürecini sekteye uğratabilir. Faizlerin yüksek kalmaya devam etme olasılığı ise hisse senedi piyasaları için kötü haber. Diğer yandan Trump’ın göçmenleri sınır dışı etme olasılığı da işgücünün zayıflamasına ve enflasyonun yükselmesine neden olabilir. Son haftalarda tahvil piyasalarında yaşanan yükseliş de bu endişenin bir göstergesi.
Bu hızlı yükseliş, “Acaba daha ne kadar yükselecek?” sorusunu akıllara getiriyor. Zaman zaman endekslerde düzeltme hareketleri izlenebilse de genel olarak, yatırımcılar Cumhuriyetçilerin düzenlemeleri gevşeteceği, birleşme ve satın alma faaliyetlerinin canlandıracağı ve vergi indirimlerini teşvik edeceği beklentisiyle olumlu bakış açısına sahip. Diğer yandan ise artan bütçe açığı ve ek gümrük vergileri enflasyon endişelerini de beraberinde getiriyor. Fed’in faiz indirim sürecine dair endişeler olsa da geçen haftaki güçlü hareketler piyasanın yıl sonuna kadar daha da yükselebileceğine dair güveni tazeliyor.
S&P 500 Daha Yükselebilir mi?
JPMorgan’a göre, Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından hisse senedi piyasaları yıl sonuna kadar güçlü bir yükseliş gösterebilir, hatta Trump’ın 2016’daki zaferinden daha büyük bir yükseliş yaşanabilir.
Piyasalarda yükselişi destekleyen en önemli faktörlerden biri, “Muhteşem Yedili” olarak adlandırılan büyük teknoloji hisselerindeki güçlü performans. Bununla birlikte, analistler finans sektörünün yıl sonuna kadar S&P 500’de en iyi performansı göstermesini bekliyor. Olumlu havanın sürmesi beklense de analistler, düşük performans gösteren bilanço dönemi nedeniyle enerji hisselerinde temkinli olmaya dikkat çekiyor.
Öte yandan, hazine tahvili getirilerinin yeniden yükselmesi hisse senedi piyasasındaki gelecekteki performansını sınırlayabilir. S&P 500 son iki yılda 50% değer kazandı ve ilk kez 6.000 seviyesinin üzerine çıkarak uzun vadeli ortalamasının 40% üzerine çıktı.
JPMorgan’ın yanı sıra Wall Street’teki birçok analist, seçimlerin yarattığı belirsizliğin kalkmasıyla birlikte yıl sonuna kadar piyasalar konusunda iyimser.
Morgan Stanley analistleri, seçim sonrası yükselişin finans, sanayi ve emtia sektörlerinde devam edeceğini belirtiyor. Oppenheimer analistleri, S&P 500 için yıl sonu hedefini 6.200’e yükseltirken Evercore ISI analistleri de boğa piyasasının daha yeni başladığını savunuyor.
Trump Trade’den Faydalanabilecek Hisseler
Trump’ın zaferinden fayda sağlayabilecek sektörler arasında sanayi, bankacılık ve enerji sektörleri yer alıyor. Hatırlatmak gerekirse bu sektörler, Trump’ın 2016’daki zaferinin ardından da güçlü getiriler sağlamıştı ve analistler, özellikle enerji alanında bu başarıların tekrarlanabileceğine inanıyor.
Bunun yanında küçük sermayeli şirketleri Russell 2000 hisseleri de öne çıkabilir. Trump’ın vergi indirimleri ve deregülasyon politikalarının büyümeyi teşvik etmesi bekleniyor. Büyüme arttığında yatırımcılar ucuz hisselere yöneliyor. Bu nedenle, ABD’de “değer hisseleri” 2020’den bu yana en iyi gününü geçirdi.
Wells Fargo analistleri, Trump’ın ikinci döneminde enerji sektörünün daha güçlü bir destek göreceğini ve yönetimin bu alandaki dönüşüm sürecini yavaşlatmasının, rafineriler ve petrol ile doğalgaz şirketlerine fayda sağlayacağını belirtiyor. Trump yönetiminin ayrıca düzenlemeleri hafifletme yoluna gitmesi de enerji sektöründe olumlu bir etki yaratabilir. Exxon Mobil (XOM) ve Chevron (CVX) gibi iki dev şirket, üretim artışlarına yönelik olumlu beklentilerle dikkat çekiyor. Özellikle Trump’ın çevre düzenlemelerinde yumuşamaya gitmesi, bu şirketlerin faaliyetlerini genişletmesine fırsat sunabilir. Schlumberger (SLB) ve Halliburton (HAL) ise petrol hizmet şirketleri de artan sondaj faaliyetleri ve büyüyen petrol endüstrisiyle birlikte pozitif etki görebilir.
Savunma sektörü de Trump’ın artan savunma bütçesi beklentileriyle kazanç sağlayabilir. Barclays analistleri, federal bütçe açığı artsa da savunma bütçesinin artacağını ve bu durumun özellikle savunma sanayine ve hükümetle çalışan şirketlere destek olacağını öngörüyor. Savunma sektörüne daha fazla bütçe ayrılmasıyla silah geliştirme ve alımlarına daha fazla yatırım yapılabilir. Lockheed Martin (LMT) ve Northrop Grumman (NOC) artan savunma bütçesinden doğrudan yararlanabilir ve uzun vadeli sözleşmeler yoluyla gelir akışını artırabilir. Raytheon Technologies (RTX) ise uluslararası askeri sözleşmeler ve gelişmiş teknolojik ürünleriyle, özellikle füze sistemleri ve siber güvenlik alanlarında öne çıkabilir.
Yarı iletken şirketleri de Trump’ın getirmeyi planladığı yüksek gümrük vergilerine rağmen yükselişte. Wolfe Research analistleri, bu tarifelerin çip sektörü üzerinde fazla etkisi olmayacağını, çünkü birçok çipin ABD dışına satıldığını belirtiyor. Ayrıca yapay zekâ ile ilgili şirketlere ek kısıtlamalar gelmeyeceğini düşünüyor. Teknoloji sektöründeki “Muhteşem Yedili” olarak adlandırılan dev şirketlerin ABD içindeki gelir kaynaklarının artırılması ve bu şirketlerin faaliyetlerinde Çin’den bağımsızlaşma sürecine girmesi, teknoloji sektöründe bir ayrışmaya işaret edebilir. Özellikle Apple (AAPL), Nvidia (NVDA), Amazon (AMZN) ve Tesla (TSLA) gibi devlerin ABD’de üretim yapmaları ve faaliyetlerini taşımaları teşvik edilebilir.
Bankacılık hisseleri için de Trump’ın deregülasyon politikası olumlu etki yaratıyor. Bankaların daha az regülasyon baskısıyla operasyonel maliyetlerini azaltabileceği ve kredi verme kapasitelerini artırabileceği beklentisiyle bankacılık hisseleri desteklenebilir. JPMorgan (JPM) ve Goldman Sachs (GS), vergi indiriminin en büyük yararlanıcıları olabilir. Çünkü yüksek düzeydeki net gelirleri ve bilançoları nedeniyle vergi indirimi doğrudan hissedilebilir bir etki yaratabilir. PNC Financial (PNC) gibi yerel bankalar da Trump’ın Amerika iç pazarına odaklanma politikasıyla büyüme fırsatları bulabilir.
Aynı şekilde, kripto madenciliği şirketleri hisselerinde de Bitcoin’in değer kazanmasıyla birlikte yukarı yönlü hareketler takip edildi. Bitcoin ise 90.000 doları aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Marathon Digital (MARA) ve Riot Blockchain (RIOT) gibi kripto para madenciliği hisseleri ve Coinbase (COIN) gibi kripto borsası hisseleri Trump’ın zaferinden bu yana yükselişiyle dikkat çekiyor.
Trump’ın Amerika öncelikli politikalarından dolayı son bilançolarına göre gelirlerinin tamamını ABD’den elde eden şirketler de öne çıkabilir. 👇
SCHW – Charles Schwab
WFC – Wells Fargo
LOW – Lowe’s
USB – U.S. Bancorp
SPG – Simon Property Group
NEE – NextEra Energy
TGT – Target
TMUS – T-Mobile
VZ – Verizon
SO – Southern Company
DUK – Duke Energy
CHTR – Charter
UNH – UnitedHealth
MO – Altria
Tüm bu görünümü değerlendirdiğimizde; Trump Trade’den geçmişte fayda sağlamış ve bu sefer de benzer hareketin izlenebileceği hisseler öne çıkabilir.
Bunun için 2016’daki Trump zaferi sonrasında yıl sonuna kadar en az 10% yükseliş kaydetmiş, Trump’ın zaferinin açıklandığı gün 2%’den fazla yükselebilmiş ve analistlerin konsensüs hedef fiyatına göre hâlâ minimum 15% yükseliş potansiyelini koruyan hisselere göz atalım. 👀
BWA – BorgWarner
CZR – Caesars Entertainment
COP – ConocoPhillips
HAL – Halliburton
CTRA – Coterra Energy
APA – APA Corp
GL – Globe Life
ALL – Allstate
ELV – Elevance Health
HII – Huntington Ingalls Industries
AMD – Advanced Micro Devices
MU – Micron Technology
WDC – Western Digital
ON – ON Semiconductor
Bu hisselere ek olarak Tesla’yı (TSLA) ayrı değerlendirmek gerekiyor. Trump’ın başkanlık zaferinin ardından Tesla Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Elon Musk’ın kendisini Trump’a yakın bir konumda konumlandırması, bazı yatırımcılar için Tesla’ya pozitif bir imaj yaratmış görünüyor. Trump’ın zaferini ilan etmesiyle TSLA hisseleri 15%’ten fazla yükseldi.
Bu ilişki, Musk’ın Trump’a yakınlaşması sonucu Tesla’nın çeşitli devlet teşviklerinden faydalanması veya Trump’ın ekonomik politikalarının Tesla’nın büyümesini desteklemesi gibi olumlu sonuçlar doğurabilse de uzun vadede Tesla için belirsizlikler yaratabilir. Musk’ın Trump’ın çevresindeki bazı kişilere “fazla müdahaleci” gelmesi, bu ilişkinin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Trump ile Musk arasındaki kişisel dinamikler ve Trump’ın yönetim politikaları ile Musk’ın kendi vizyonu arasındaki olası çatışmalar, ilerleyen dönemde bu ilişkide gerilimlere de neden olabilir.